Makale Tercümesi
(Bu makale Bagarat Tevyan’ın, Atatürk’ün ölümü üzerine Yercanik Tari’de yayınladığı “Ինչու Մեծ է Աթաթիւրք” ve “Թուրքիոյ Հանրապետութեան Տասնըհինգ Տարուան Արգասիքները” adlı Ermenice makalelerinin çevirisidir. Bkz. Բագարատ Թեւեան, Երջանիկ Տարի 1939, Կ․ Պօլիս, 201-208․)
Bargarat Tevyan [2]
Çev: Cem Karakılıç [3]
Anadolu’nun en zengin kırsalında Büyük Ağrı’yı veya en yüksek Erciyes’i fark etmemek mümkün mü? Onlar en küçüğünden en büyüğüne, en alçağından en yükseğine, en cahilinden en gelişmişine yüce ve inkâr edilemez, gerçek ve etkileyici şekilde bütün gözler önünde duruyorlar.
Onun büyüklüğü de işte böyledir.
O öngörüsüyle büyüktür.
Genel Savaşın zaferinden sarhoş olan devletler kanlı kılıçlarını yeryüzünün eksenine sapladılar ve çizmelerinin altında ezilen dünya haritasını intikam ve şehvet hırsıyla yeniden düzenlemek istediler. Sultanların tahtı da kaybedenlerin arasına girmişti. Eski Osmanlı sınırları içinde sadece umutsuzluk ve panik hüküm sürüyordu. Bu yaygın umutsuzluk içinde anavatanın en iyi günlerini gören tek kişi oydu…
O öngörüsü kadar iradesiyle de büyüktür.
Onda imkansızı gerçekleştirebilecek ne kalıcı ve sarsılmaz bir güç birikmişti ki yığınların paniğini dağıtarak onları müttefik ve güçlü bir bütüne dönüştürdü.
Fakat O kendini tanımasıyla da büyüktür.
Türk’ün asırlık tarihinde çok sayıda imparatorlar, fatihler doğdular fakat onların hiç biri kendi halkını bu kadar iyi tanıyamadı, hiç biri onun kalbine bu kadar nüfuz edemedi. Fatihler zafer kazanıp Ortaçağı Yeniçağdan ayırarak eski Bizans’ın aşılmaz surlarına yerleştiler. Fakat Atatürk zaferiyle cumhuriyetçi Türkiye tarihini açarak eski Türkiye tarihinin önüne nokta koydu. Çünkü halkının ruhunu ve ihtiyaçlarını en iyi anlayan oydu.
Ayrıca kendini geliştirdiği için de büyüktür.
Evrenin hangi bölgesinde, hangi ufkunda onun öncülüğünde Türkiye’de yapılan kültür, medeniyet ve çağdaşlaşma alanlarındaki gibi şaşırtıcı bir sıçrayışla karşılaşabiliriz.
Tarihçiler büyük devrimlerin kan selinde doğduğu yönündeki eskimiş teorilerini kutsallaştırmayı bıraksınlar. Onlar Fransa’nın büyük devriminin kanlı yaralarını boşuna hatırlıyorlar. Biz en büyük devrimlerin kanlı doğduğu teorisini başarılı bir lider ve aydınlanma ışığı etrafında gerçekleştirilen büyük Türk devrimi sayesinde delilleriyle parçalıyoruz.
Elbette onun büyüklüğünü tahlil etmek bana düşmez fakat kendisinin sade bir hemşerisi olarak onun büyüklüğünü nasıl göremem?
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN ON BEŞİNCİ YILININ SONUÇLARI
Sanayi
Cumhuriyet anavatanımıza, önceki sayfalarda kronolojik özetini yayınladığımız, içtimai ve siyasi büyük ilerlemeler kazandırmıştır. Fakat bunların dışında sanayi hayatımızda da 15 yılda, istatistikleriyle dünyayı şaşkına çeviren hissedilir bir ilerleme oldu. 15 yıl önce-1913’te- Türkiye 264 sanayi tesisine, 14060 işçiye, 20977 beygir gücündeki 379 motora, yıllık 7570000 altın üretimine sahipken 1938’de bu oran 1.394 sanayi tesisine, 100598 işçiye, 262727 beygir gücüne ve 285008000 altın üretimine ulaştı.
Devlet bireysel işletmelerin dışında büyük bir sermayeyi onayladı ve ilk beş yıllık plan için 90 milyon altın tahsis ederek sanayiyi geliştirdi. 1934-139 Mayısında Sümer Bank’ın işlettiği fabrikalarda üretilen pamuk, yün, kömür, bakır, kükürt, selüloz, kağıt, karton, ipek, şişe, klor, tuğla, sud kostik bu programın gerçekleştirilmiş kısımlarıydılar.
20 milyon sermayeyle başlayan ve şu anda 80 milyon sermayeye ulaşan Sümer Bank şimdiye kadar Hereke (Yün), Beykoz (Deri, ayakkabı), Bakırköy (Keten), Uşak (Şeker), Kayseri Bünyan (Yün) fabrikalarını yeniden düzenledi, Kayseri (Keten), İzmit (Kağıt ve karton), Bursa (Merinos), Ereğli (İpek), Nazilli (Basma), Keçibornu (Kükürt), Isparta (Gül Yağı) fabrikalarının temelini attı İzmit (Kağıt ve selülöz), Karabük (Demir), Malatya (Pamuklu ürünler), İzmit (Klor, sud kostik) ve Sivas (Tuğla) fabrikalarını ise bitirmek üzeredir. 22 milyon sermayeye sahip olan Karabük Demir-Çelik Fabrikası bahara tamamlanacak. Yılda 45 bin ton demir ve 400 ton kömür tüketecek fabrika üreteceği 200 bin ton demir ve çelikle Türkiye’nin demir bağımsızlığını sağlayacak.
Bu devlet fabrikalarının yıllık satışı 1929-1937 döneminde dört kat artmıştır. Ayrıca İş Bankasının aşağıdaki dalları da Türkiye sanayisinde önemli bir rolü deruhte etmiştir: 5 milyon sermaye ile 890 bin ton (1937) kömür üretimi, bir milyon sermaye ve 800 bin altın gelirli Paşabahçe Şişe Fabrikası ve Ankara’nın yünlü, Bursa’nın ipekli dokumaları.
Bunun dışında İş Bankası, Sümer Bank ve Eti Bank şirketleriyle Keçibornu kükürt, Isparta gül yağı ve Ergani bakır, kurşun fabrikalarını işlettiler. Türkiye’de Alpullu, Uşak, Eskişehir ve Turhal şeker fabrikalarını kuran cumhuriyetti. Bunun dışında 1936’da yıllık 100 bin ton krom üreten 20 milyon sermayeli Guleman Krom Madeni açıldı.
Eti Bank çoğunlukla kömür üretimini ve kömürün yaygınlaştırılmasını amaçlamıştı. Kömür tüketimi her yıl 300 bin artarak gelecek yıl 2 milyon 500 bin tona ulaştı. Etibank ayrıca 4 milyon 500 bin sermaye ile 3 milyon altın değerinde 10 bin ton bakır üretimi yapan Ergani, yılda 2-3 bin ton bakır üreten Kuvars Maden Ocağı ve yılda 8-10 bin ton bakır üreten Murgul Maden Ocağı olmak üzere üç maden daha işletti. Bu üç maden bir yılda 6 milyon altın gelir sağlayacak.
Keçiburnu Kükürt Madeni de Eti Banka transfer edilerek 1938 yılının yarısında 2 milyon 200 bin ton kükürt üretmişti. Ankara yakınlarındaki Keskin değerli Molibden Madeni 1938’in altı ayında 50 bin altın kıymetinde 4 bin kilo maden üretti.
Bu yılın Mayısından itibaren İngiltere’den alınan 1 milyon sterlinin tahsis edildiği yeni bir maden ve sanayi programı icraata geçecek. Bu program sayesinde bakır, krom, kurşun, demir, taşkömürü ve linyit madenleri genişletilecek. Trabzon ve Karadeniz’in diğer limanları modernleştirilecek, Sirkeci’den Haydarpaşa’ya feribot yapılacak, taze meyve ve tereyağı nakil gemileri satın alınacak, Zonguldak ve Karabük’e büyük elektrik istasyonları yapılacak vs., ve ülkenin büyük fabrikalarının sayısı yüzü geçecek.
Demiryolları
Türkiye’nin ilk demiryolu 83 yıl önce 1856’da Aydın’da yapılmıştı. Ondan cumhuriyetinin ilanına kadar 67 yıl boyunca çeşitli şirketler tarafından Türkiye’nin şimdiki sınırlarında 4088 km demiryolu yapıldı. Cumhuriyetin 15 yılında ise 2976 km yeni demiryolu inşa edildi. Demek ki İmparatorluk döneminde ortalama hesapla yıllık 60, cumhuriyet döneminde ise 200 km demiryolu hattı döşenmişti. Bunun dışında Anadolu Demiryolu ve şubeleri, Bağdat-Mersin-Adana Hattı, Aydın Hattı ve şubeleri, İzmir-Kasaba-Adana Hattı, Doğu Demiryolu, Mudanya-Bursa, Samsun-Çarşamba Hatları da satın alındı.
Çobanbeyli-Nusaybin (405 km), Ilıca-Palamutluk Hattı (828 km) ise henüz yabancı şirketlerden satın alınmadı. Bunlardan başka Doğuda 124 km’lik Sarıkamış-Kars-Rusya hattı ile 232 km’lik Maden-Erzurum-Sarıkamış Hattı Ruslar tarafından yapılmıştı. Demek ki, cumhuriyet 15 yılda yabancı şirketlerden üçünün geniş ve dar olduğun, birinin ise yeniden tamir edildiği 3723 km demiryolu satın almıştı. Ayrıca şu anda bir yılda tamamlanacak olan Diyarbakır’dan Irak ve İran’a uzanan 155 km bir yol ile 210 km’lik Erzincan-Erzurum Hatları yapılmaktadır. Devlet Demiryollarının geliri 1933’de 15,130,000, 1937’de ise ikiye katlanarak 35500000 altına ulaştı. 12 soğuk hava vagonu, 30 kendi kendine yükleme yapan vagon, 30 lokomotif, 22 yolcu aracı, 188 kapalı vagon, 10 yük arabası satın alındı ve yapıldı. Bunun dışında tahsis edilen 16 milyon altınla üç yıl içinde 95 lokomotif, 155 yolcu, 750 yük, 25 soğuk hava vagonu satın alınmış olacak. Bunların ücreti Devlet Demiryollarının 6 yıllık geliriyle karşılanacak. Karabük Fabrikasının demir ve kömürünü taşımak için 130 lokomotif ve 2400 yük vagonu sipariş edilmiştir. Ayrıca 25 yıl boyunca 2.500 km demiryolu 50 milyon altın harcanarak tamir edilecek.
[1] Bu makale tercümesi, daha önce ESAR- Eğitim ve Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi- Cilt: 5, Sayı:1 ‘de yayınlanmıştır. Makale tercümesi ve Ermenice makale görselleri için bağlantı: https://www.esarjournal.com/index.php/ESAR/article/view/58
[2] Ermeni roman yazarı, tiyatrocu ve hatip Bagarat Tevyan 1893 yılında İstanbul’da doğdu. Getronagan Ermeni Lisesinde okudu. 1918’den itibaren Jamanak, Marmara, Nor Lur ve Zartonk gibi gazetelerde makale ve çevirileri yayınlandı. 1926’da haftalık mizah dergisi Kesur’u çıkarmaya başladı. Bir süre Anuşapur ve Patker’in editörlüğünü yürüttü. İlk sayısını 1928 yılında yayınladığı Yercanik Daregirk salnamesini, Polonyalı yazar ve şairlerin de desteğiyle yaklaşık 40 yıl boyunca aralıksız olarak yayınladı. 1931’de Tosun Mirik, 1933’de Bir Mahkumun Günlüğü ve 1943 yılında Hangırvan adlı romanlarını yazdı. Tevyan 1970 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti.
[3] Dr., Öğr. Üyesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü